Diaspora etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Diaspora etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kadir deyip geçmeyin..

Bundan çok değil, 5 sene önceleriydi. Havalar yine böyle tam soğumamıştı; istanbul’da devletin kadife eldiven giymiş demir yumruklarını hala bedenimizde taşıyorduk arkadaşlarımızla. Arkadaşlarımızdan biri; Kadir Canbek’ti. Daha tanışalı 6 ayı geçmemişti Kadir Canbek ile, Kadir’i sanki kader sürükleyip getirmişti hayatıma; iyi kötü, öyle böyle çok şey yaşadık onunla geçen 6 ay içerisinde.. birden fazla ortak yönümüzün olduğu nadide Çerkes arkadaşlarımdan olsa gerek kanım hemen kaynamıştı ona. Kadir ile beni Çerkes olmayan bir ortak arkadaşımız tanıştırmıştı, dün gibi de aklımda Antalya otogarında onları karşıladığım zaman. Arkadaşımıza ilginç gelen benim adım ile onun soyadının bir harf eksik çok benziyor oluşuydu üstelik. Yani kader bizi tanıştırmak için bulabileceği en saçma bahaneyi bulmuştu diyebilirim. Tanışınca; ben onun, o benim Çerkes olduğunu şıp diye anlamış, Antalya’nın tarihi Kaleiçi’nde bir kafede oturup arkadaşımızın şaşkın gözleri önünde Çerkeslik hakkında konuşmaya başlamıştık.

Siz Kadir’i tanımazsınız, size Kadir’i anlatayım biraz..

Kadir Canbek, uzunyayla’dan böyle birisinin çıkma ihtimali veremeyeceğiniz düzeyde aklen, kalben, madden marjinal bir tip. Bir Çerkes düğününe gelse bir çoğunuzun dönüp “tövbe estağfurullah” çekeceği bir insan. Emin olun buna. Yılların bizde hem şahsi hemde toplumsal olarak biriktirdiği önyargıları yaşamış, öyle bir karakterden kendimi kitap okuyarak, müzik dinleyerek yıllarca uğraşa uğraşa bir parça arındırmış bir kardeşiniz olarak şöyle söyleyebilirim: Kadir benim önyargılarımın temel olarak hala içimde varolduğu gerçekliğini en yoğun hissettiğim insanlardan birisi oldu. Velhasılı kelam; bu adam herhangi bir Çerkes cemiyetinin içerisine girdiğinde, ona orada olmaması gerektiği bir şekilde hissettirilirdi. Kaldı ki; hep öyle yapılmış.

Kadir hepimizin olduğu kadar yanlışları ve doğruları olan, hisseden, üzülen, sevinen o enteresan şekliyle en az hepimizin olduğu kadar Çerkes olan, o kaba görüntüsünün altında Çerkes nezaketi ve asaletini de sonuna kadar taşıyan bir adamdır.

Hani dedim ya; bu adam bir düğüne girse diye.. bu adam bunların hepsini de yaşamış ve dışlandığını hissetmiş, üzülmüş bir adamdı. Biz Kaleiçi’ndeki o kafede oturup Çerkeslikle ilgili konuşmaya başladığında; sevindiğini de hissetmemek elde değildi.

-Değiştirebiliriz dedim bunları, önyargıları ancak onlara çarpa çarpa kırabiliriz. Sen yeter ki; kendine inan, olduğunu inkar etme, Çerkeslik mi? ne hali varsa görsün deme. Seninde en az hepimiz kadar Çerkesliği yaşamaya hakkın var ve yine seninde en az hepimiz kadar sorumluluğunda Çerkeslik.

Sonra hep birlikte otostop çeke çeke Ankara’ya gittik. Sonra Sakarya’ya. Benim tanıdığım, Kadir’in akrabası olan birisini ziyaret ettik. Kendisi Sakarya’da dernekteydi. Biz derneğe girdiğimizde; bizi kovan bakışlarıyla oradakiler duruyordu tam karşımızda, Kadir’in o zamana kadar hissettiği o üzüntüyü iliklerime kadar hissettim bende. O zaman KAFFED’in Samsun’da düzenleyeceği 21 mayıs anması vardı gündemde… Dernekler araç kaldırıyordu hatta, bizde rica ettik bizi de listeye eklemeleri için; tahmin edin ne olmuştu? Yanına gittiğimiz kişi, koskoca adam mahçup olmuştu yanımıza geldiğinde, nasıl söyleyeceğini bilmiyordu bize, bizi istemediklerini. Zaten biz anlamıştık istenmediğimizi, ifade ettik bunu kendisi bize söylemeden…. O bize size bilet alayım Samsun’a.. Otobüsle gelin dedi.. İstemedim gitmek, öyle bir acı yaşattılar bize çünkü...

Araçlar kalkarken 21 mayısı anmaya… biz Sakarya’daydık daha. Hadi İstanbul’a gidelim dedim Kadir’e.. Tamam dedik, yola çıktık otostop çekmeye.. Kadir bana döndü ve dedi ki; onlar bizi istemiyorlar ya… onlar bizi istemiyorlar diye; bizde kendimizi dışlayacak mıyız 21 mayıs anmasından? Şaşırıp ona baktım öylece. Samsun’a gidiyoruz dedi. Tamam ulan dedim, hadi gidelim ve otostopla Samsun gittik, anmaya katıldık; yine korkunç bakışlar, yine kovan bakışlar üstümüzde, ama artık hiçbiri ezmiyordu beni de Kadir’i de.

Anma bittiğinde yine otostopla çıktık yola, Kadir yolda bindiğimiz her araçta 21 Mayısı anlatıyordu insanlara.. İster inanın, ister inanmayın; 30 gün boyunca, otostopla o kadar çok yere gittik ki; Kadir her seferinde Çerkes olduğunu söylüyor, Çerkes sorunlarını açıyor ve anlatıyordu insanlara.

İşte bu, bugünlerde kurumsal akıldan bahsedenler var ya… Çerkes meselesi için kurumsal bir kapital yaratıp; herkesin onun sınırları içerisinde “mücadele” etmesi gerektiğini söyleyenler.. İşte bizi o gün; bu kurumsal akıl istemiyordu.. biz de bireysel çabalarımız ile Çerkeslik yapıyorduk.

Kurumsal akıl bir gün anmaya gidip, ertesi gün dernek salonunda çayını yudumlayarak kendisinden olmayanı nasıl ötekileştireceğini düşünürken, Kadir; 30 gün boyunca Çerkes soykırımını anlatıyordu insanlara.

Kadir deyip geçmeyin…

Bu Kadir ilerleyen zamanlarda “Çerkes Soykırımı Tanınsın İnisiyatifi” adıyla imza toplayan ekibin her aşamasında bulunan, bu imzaları meclise taşıyacak girişimin göbeğinde olan, Adalet yürüyüşünde; devletin kadife eldiven giymiş demir yumruklarını yerken üstünde hala 21 Mayıs elbisesi olan Kadir Canbek.

Kadir deyip geçmeyin!!!

Bu Kadir sizi değişmeye zorlayan, yıllardır yapmanız gerekeni yapmayıp onun yüzünden yapmak zorunda kaldığınız Kadir Canbek.

Şimdi…

Kanal D televizyonunun yayınladığı Çerkesleri ve kadınları aşağılayan o sahnenin ardından başlayan itirazı merkeze almayıp, daha bir kaç gün öncesinde kurumsal olarak özür dilenmeye gittiğiniz binanın önünde özrün dilenilecek bir şey olmadığını size hatırlatan insanları aforoz etmeye kalkacağınıza..
Bir adım ileriye atmaya çalışın.

Demedi demeyin, Kadir deyip geçmeyin.
Share:

Çerkesliği ..... alet etmeyelim!


Çerkesliği .... alet etmeyelim? diyorlar. Böyle sığ bir düşünce olabilir mi? Savunduğum onca şeyin evrensel değerleri var, insani şeyler bunlar. Çerkesler de bu evrende ve insanlar, bunu anlamak çok mu zor? Çok mu zor ekolojik tahribatın Çerkeslerinde yaşadığı dünyaya zarar verdiğini idrak etmek, çok mu zor herhangi bir savaşın Çerkeslerinde geleceğini tehdit ettiğini anlamak, çok mu zor Çerkeslerin de yüzde 50'sinin kadın olduğunu görmek? Adaletin Çerkesleri de daha güvenli bir dünyada yaşatacağı, özgürlüğün Çerkeslere daha iyi bir gelecek sunacağı, eşitliğin Çerkeslere de faydasının olacağı; bunları anlamak üstün zeka gerektiren şeyler mi?

Ben Kürtler Türkleri yok etsin mi dedim?

Ben Aleviler Sunnileri kessin mi dedim?

Ben Ankara'ya, İstanbul'a, Antalya'ya uçaklarla bombalar yağdıralım, bizim istediğimiz gibi yazmayan gazeteleri susturalım, cezaevlerine Türk aydınları sıkıştıralım mı dedim?

Azad'ın Özgür'e attığı kurşuna övgüler mi dizdim?

Kan, kan, kan diye mi haykırdım?

Hiçbirini yapmadım! Çerkesim; Çerkesliğimi hiçbirine bulaştırmadım. İnsanım; insanlığımı hiçbiriyle kirletmedim. Ama siz; hepsini yaptınız. Özneleri değişince, pisliği kaybolmuyor. Zulümde, cinayette, vahşette, katliamda, kan da, faşizmde, ırkçılıkta; öznelere göre işleyen vicdan kadar kirletilmiş bir vicdan olduğunu düşünmüyorum.

Açık açık itiraf edeyim, hayatım boyunca yalnızca bir kişi öldü diye  sevindim, o da; Erdal Eren için "Asmayalım da Besleyelim mi?" diyen, varlığıyla beni hem Çerkesliğimden, hem insanlığımdan inciten birisiydi.
Çerkesleri ... alet etmeyelim diyorsunuz;

Tamam kabul ediyorum, ben Çerkesliği insanlığa alet ediyorum. Edeceğim de. Peki siz benim insanlığa alet ettiğim Çerkeslikten kimi/neyi, neden/niçin koruyorsunuz?

Nart mitolojisindeki aksakallı şöyle der;


"Bu koca dünya henüz pelteleşmemişken / Bu koca yeryüzü henüz pıhtılaşmamışken/  Bu mavi gökyüzü henüz ağlarla örülürken / Ben o zaman beşikte yatan bir çocuktum. / Bu yaşadığımız dünya henüz berkimemişken /Ben o zamanlar bir çobandım. Volga nehrini o delikanlı aştığında / Ben o zaman henüz yeni olgunlaşmıştım. / Kafdağı henüz köstebek yuvası iken / Ben o zaman bir delikanlıydım. / Kafdağı’nın ormanları henüz filizlenmemişken,/  Ben o zamanlar orta yaşlı bir adamdım. / Kas ovasına birlikte girdiğimizde / Bana ağır hakarette bulunuyorsun. / Sen o hakareti yaptığında, / Ben aksakallı bir ihtiyardım... "



İşte Çerkeslerin insanlığa alet olma serüveninin tarihi de tam bu zamana kadar uzanır. Fakat sizin insanlığa alet olan Çerkeslikten çıldırışınızın tarihi 150 yıl bile olamaz.

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler